"Şoför, en asıl duygunun insanıdır." MK Atatürk
"Allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde oldurun." Tevbe Süresi,5.
"Size karşı konulmadıkça hiç kimseyi öldürmeyin" Hz. Muhammed - Mekkenin fethi sırasında.
Bazıları fikirlerini açıklamaktan korkuyorlar, daha doğrusu fikirlerinin eleştirilmesinden korkuyorlar. Bu yüzden sürekli düşündüklerini doğrulayan özlü sözlerin peşindeler ve argümanlarını zekası yada başarısı dünyaca kabul görmüş insanlara endekslemeye çalışıyorlar ki, eleştiri az olsun.
Bu ortaya pek çok 'absürd' durum çıkartıyor. Yazımın başındakiler bu olayın örnekleri. Video Makedonya Diyanet İşleri tarafından uzun süre yerel kanallarda yayınlanmış bir propaganda filmi. Amacı Din Kültürü eğitimini okullarda yaygınlaştırmak. Altyapısı zayıf olan birini(toplumun 70% belki daha fazlası) kolayca etkileyebilecek nitelikte fakat hem teorik olarak hem de pratikte saçma sapan argümanlara dayanıyor. Örneğin teorik olarak "fizikte ısınin olmadığı yer, soğuktur" önermesi tamamen yanlış çünkü fizik biliminde sıcak,soğuk gibi kavramlar kullanılmaz onun yerine Kelvin, derece gibi ölçü birimleri kullanılır. Mutlak donma noktası 0K dir(-273.15 derece). Bir Alaskalıya göre sıcak olan 10 derece bir Kenyalıya göre çok soğuk olabilir. Yani insan rasyonelitesi fizik terimleriyle karıştırılmaz. Felsefik argümanlar kafa karıştırmaya birebir olduğu için bu tarz önermeler kullanılmış.
Küçücük çocukların profesörden ders alması(Einstein normal okullarda okumuştur) ve bu profesörün önlüklu talebelere toplama çarpma yerine Tanrının yokluğunun kanıtlaması ayrı bir saçmalik. Tabi hemen bu işi araştırdım ve aslında bu hikayenin 'şehir efsanesi' olduğunu ve bundan birkaç yıl öncesine kadar 'Einstein' siz anlatılıdığını öğrendim.
Videonun altındaki sözlerde absürdlüklerin diğer örnekleri. Atatürkün sözleri bu 'zeka fetişistlerinden' nasibini almaya devam ediyor. Aynı şekilde Kuran'dakibır süreye bakarsak hemen kıyıma başlamamız lazım. Peygamer'i dinlersek kimseye dokunmamız gerekiyor. Kısacası eminim, şu dünyadaki her argümana uygun bir özlü söz yada hikaye bulunur.Bırakın bu işleri!
Önemli olan yeni birşeyler söylemek. Einstein demişse demiş kardeşim, sen ne düşünüyorsun? Madem tamamen katılıyorsun, neden katılıyorsun? 50 yıl önce söylenmiş bir söz, yazılmış bir kitap hiç yargı süzgeçinden geçmeden, gelişmeden, yeni anlamlar kazanmadan doğruluğunu sürdüremez, kim söylerse söylesin. Burda gelişmeyene, geliştirmeyene ekmek yok. İşte bu yüzden bloğun mottosu 'Her Sınır Genişlemeye Mahkumdur'
İşte bu zeka fetişistlerinin 'elestri fobisi' aslında onların gelişmesini önlüyor. Kimseyi gözümüzde büyütmemeliyiz. Einstein bize sadece örnek olabilir ama sözleri fikirlerimizin temel taşını oluşturamaz. Her insanın sınırlarının, sürekli gelişimle gelişebileceğine inanıyorum bu yüzden Einstein'in yada bir başkasının söyledikleri bana sadece ışık tutuyor daha fazlası değil. Ancak bu şekilde sınırlarımızı zorlayabilir, dünyamıza mantıklı yada mantıksız yeni fikirler sunabiliriz.
Siyaset'te de sloganlar iste bu mantıktan geliyor. Belkide siyasi oluşumların sadece kısa ömürlü başarılar yakalaması bu yüzdendir. Sırf siyaset değil, ideolojik görüşlerde sık sık slogancılar tarafından istismar edilir. Marx'in tezleri hala geçerliymiş gibi anlatılır, 'Laissez-faire' sözü bugün bile serbest piyasaları açıklamak için kullanılır(regülatör kurumların yapıcı işlevi neredeyse ispatlanmışken)Yeniden söylüyorum; büyük düşünurleri büyük yapan söyledikleri değil, söylerken içinde bulundukları durum ve söylerken kullandıkları mantıkdir.
Bu mantıktan yararlanmamak enayiliktir fakat durum-mantik ikilisini bağdaştırmak genelde zor gelir. Sloganların peşinden koşmak ve 'uyumluluk' tarikatında boy göstermek ise kolay. Fakat 'uyumluluk tarikatına' bol bol adam gönderen topluluklar, hatta herhangi bir tarikata bol bol adam gönderen topluluklardan yaratıcı ve geliştirici bilgi çıktığıda pek görülmemiştir.
Bu yazıyı 'Klavye Delikanlıları' yazısıyla eksisözlükçülere saldıran ve kendi küçük dünyasında, günümüzü anlamadan kurduğu t-testlerle onları genelleyen Murat Bardakçı'ya ithaf ediyorum. Belki eleştiriyi kaldıramaması yüzünden 20 yıldır aynı magazinel şeyleri(bir o kadarda gereksiz-bugün oku yarın çöpe at)yazıyor ve tarihçiyim diye geçinmesine rağmen bugüne kadar ağzından yaratıcı bir şey çıkmış değil. Sendeki dede Erman Toroglu'nda olsa eminim bu piyasayi ottururdu.









0 yorum:
Yorum Gönder