Pis işadamları ve yardakçıları. Küresel ısınma, başımıza gelen ve gelecek tüm felaketler onlar yüzünden oldu değil mi. Bencilce ürettiler, pis gazları saldılar havaya, millet manipüle ederek zorla araba satın aldırttılar. Sırf o açgözlü emelleri yüzünden küreselleşmeyi başımıza çıkardılar, hem milleti işsiz bıraktılar hem de zavallı insanların ülkelerini de kirlettiler.. Ah şu açgözlü, pis işadamları olmasa dünya ne temiz ne güzel bir yer olurdu. Tıpkı mağara günlerindeki gibi hatta Sovyetlerdeki kadar temiz olurduk. Her ne kadar Sovyetler de dünyaya pek çok gaz salmış olsa da yoldaş Stalin in o merhametli yüreği yeterdi be. Ah şu işadamları yok mu. İnsanlığın soyunu tüketeceker para para diye. Hepsini asmak lazım Ulus meydanın orta yerinde.
Merak etmeyin site hacklenmedi. Sadece küresel ısınma ve kapitalizm arasındaki bağlantıyı anlatmak için hala insanların kafasında geçerlilik bulan uç bir karşı görüş yazmak istedim. Küresel ısınma son zamanların en popüler konularından biri. Öyle popüler ki, sanırsın 10 yıl içinde dünyaya bir meteor çarpacak ve tüm insanlık yok olacak.
Al Gore gibi bir popülistin bu mevzuyu farkedip, zeki bir pazarlamacı edasıyla seçim kampanyasının odak noktası yapması, her popüler olayı yaptığı gibi küresel ısınmayı da politik hale soktu. Amerikalı bir arkadaşımla tartışırken bana küresel ısınmayı tam anlamıyla reddeddiğini söyledi(pek çok cumhuriyetçinin görüşü gibi). Durumun politik bir hale gelmesi doğal olarak insanların algılarını da var-yok(oy pusulasındaki yes-no) şekline soktu.
Dünyayada yaşamış canlıların 95%inin soyu kendi kendine tükenmiştir. Onlar kendi küresel ısınmalarını yaşamıştır. Yani dünya artık onların yaşamaları için uygun olan halden çıkmıştır.İnsanların soyuda küresel ısınma olmasa bile bir gün tükenecek. İnsan doğayı kurtaramaz. Yarın dünyaya büyük bir meteor düşse, hepimiz bakakalırız. Oysa kendimizi hep kalıcı gördüğümüz için küresel ısınmayı da normal olarak büyütüyoruz,abartıyoruz. İnsanlığı bekleyen son küresel ısınma olabilir ama insanlığın sonu küresel ısınma olmasa da gelecek.
Akıllı yaşam milyarlarca yıl sürmez, kendi doğası gereği oluşur ve biter. Bugün marsta yaşam olmaması orda hiç yaşam olmadığı anlamına gelmez. İstesekte istemesekte birgün plastiğimizle, binalarımızla bu dünyadan yok olup gideceğiz.Belki birbirimizi manipüle edebiliz fakat evreni kandıramayız.Fakat bile bile lades demenin bir anlamı yok tabiki. Bu meselenin önüne daha Doha da 5% lik tarifeyi %2 ye indirmeyi reddeden devletler geçemez. Kyoto protokolünü imzalamamak için ne taklalar attığımızı düşünün.
Bir an için küresel ısınmanın şu an en büyük tehdit olduğunu düşünelim.Ancak, nedenini bulursak çözüme ulaşabiliriz. Şu anki genel kanı en büyük nedenin kapitalizm olduğu yönünde. Bu yüzden bürokratlar yeni regülasyonlar için ellerinde vergi çuvalları, fabrika kapılarına dizildiler bile. Bu kanı endüstriyel devrimin meşhur, içinde bol bol kirli bacalar bulunan resimlerden yada dürüst belediye başkanı Şabana, köylerindeki fabrika yüzünden yakınan köylüleri düşününce gelir. Herzamanki bu konudada bir adım ilerisini düşünmeye üşeniyoruz. Mesela, bu fabrikalar, ne mutlu bize, uzaylılara değil insanlığa mal sağlıyor. İnsanlar süpermarket girdiğinde X marka malı yerine Y marka malını seçtiğinde aslında oy veriyorlar. Yani Y markasının sahibine üretime devam mesajı veriyorlar.
Eğer insanlar gerçekten küresel ısınmayla ilgileniyorlarsa eminim temiz bir fabrikayıda kirli olana tercih ederlerdi. Her ne kadar ABD de Hybrid arabalar toplam araba satışının 2% sını oluştursada insanların benzinli yerine hybrid terih etme nedenleri de aslında bu çünkü, hybrid üreticilerinde belirttiği gibi bu araçlar uzun vadede hiç bir maliyet avantajı sağlamıyor.
Aynı durum ozonu delen deodorant ve deterjan vakasında da yaşanmıştı. Aynı küresel ısınmada olduğu gibi olay abartılmıştı ve insanlar ozon konusunda hassaslaşmıştı. Bunun için üreticinin biri deodorant kutusunun üzerine ‘ozonu delen hiç bir madde içermemektedir’ ibaresini yerleştirdi. Tüketicilerde oylarını bu üründen yana kullanınca, pek çok üretici ozon delici maddeleri ürünlerinden uzaklaştırmak zorunda kaldılar. Deterjan ve deodorantların üzerine bu ibareleri yerleştirdiler. Sonuçta, ozon deliği yamandı gitti.Hybrıd arabaların yeni bir icat olmadığını 1900 lerden beri var oldugunu bilmek durumun populist ve populer etkenlerden ne kadar çok etkilendiğini kanıtlıyor.
Serbest piyasalarda üreticiler insanlara istediklerini vermezlerse ayakta kalamazlar. Eğer insanlar daha temiz bir çevre istiyorlarsa ürün seçimleri de bu yönde olacaktir. Zaten yaratıcı yıkımın da bizi bu yöne çektiği bir gerçek. Her ne kadar endüstriyel devrim havadaki karbon konsantresini ciddi derecede artırmış olsa da, bu enerjinin daha verimli kullanılması sonucunda, yani daha az zamanda daha çok ürün ilkesi sayenesinde bu yoğunluk zamanla azalıyor. Örneğin, Ankara bundan 15 yıl önce aşırı kömür tüketimi yüzünden kapkara bir kent halini almıştı. Fakat bugün yine temiz havasına kavuştu çünkü kömürün insanlara yüklediği maliyetler onu optimal seçenek olmaktan çıkardı. Pis bir hava evden çıkamayan sürekli hastaneye giden insanlar demektir. Buda dolaylı olarak insanların gelirine yansır.
Karma bir ekonomi olduğumuz için ve sağlık sistemi devletin üzerine yüklendiği için devlet bunu negatif dışsallıklarla bize yansıttı ve doğalgaz optimal seçenek oldu. Fakat eğer serbest-piyasa olsaydık, bu dışsallıklar yerine ödeyeceğimiz tedavi masrafı, sağlımıza verdiğimiz değer bizi bu seçeneğe(belki daha çabuk) itecekti. Kısacası bu kadar korkmaya gerek yok çünkü sonuçta küresel ısınma da mistik kuvvetler tarafından oluşmuyor, bunu yapanda değerlendirende insan.
Devlet kontrolünün Co2 salınımını kötü etkilediği görüşündeyim çünkü standartlar hem maksimum hem minimum olarak çalışır. Eğer devlet hem halka hemde üreticilere yılda 100 ton üzeri karbondiyoksit salandan X kadar vergi alıcam derse, tehlikeli miktar 100 ton olarak algılanır. 100 ton altı karbondiyoksit salınımının sağlıklı olduğunu düşünen – yani maipüle edilen tüketiciler artık temiz çevre için tercihlerini, devlet standartlarına uyan her üretici için kullanırlar. Üreticinin 100 yada 10 ton C02 salması bu tercihlere olması gerektiğinden daha az katkıda bulunur. Bu standarta uymak için üreticiler aynı zamanda üretimlerini düşürürler.Yeni – daha üretken ve daha az kirli sermayeye ulaşımları zorlaşır.
Bundan 50 yıl önceki arabalar bugünki arabalara oranla kat ve kat daha fazla CO2 salıyorlardı çünkü daha fazla yakıt tüketiyorlardı, üretken değillerdi. Uçaklar içinde bu geçerli çünkü zamanla daha az yakıt tüketenler havayollarının gözdesi oldu. Fabrikalar için düşünürsek daha az enerji harcayan makineler gitgide daha çekici hale geliyor. Sonuçta fabrikadan çıkan dumanlarda bir maddenin enerjiye dönüşmek için yakılması sonucu ortaya çıkıyor, işadamlarının ağzından değil. Üretkenliğin artmasının CO2 salınımını azalttığına bir kanıt ise Çin ve doğrudan yabancı yatırım verileri. Doğrudan yabancı yatırım arttıkça, Çin devletin ekonomi üzerindeki kontrolünü azalttıkça, C02 salınımıda o derecede düşmüş. Aşağıdaki grafik bu durumu özetliyor.
Sonuç olarak, küresel ısınma insan doğasının ve tercihelerinin bir sonucu ve çözümüde yine aynı etkenler tarafından sağlanacaktir. Devlet müdahaleleri durumu daha da kötüleştiriyor. Aynı zamanda şu aklımızda olmalı, küresel ısınma öldürmese bile insan ırkı elbet birgün yok olup gidecek. Yine ille de bir suçlu arıyorsanız, gökdelenlere değil aynaya bakmanız yeter.







.jpg)










1 yorum:
Küresel ısınma sonumuz olmayacaktır bundan eminim. Ancak şimdiye kadar bilim adamları tarafından lanse edilen en belirgin fenomen de bu olsa gerek. Küresel ısınmanın etkilerini seneden seneye görüyoruz. Şubat ayına girip 11 derece sıcaklıkta paltosuz gezebiliyorsak eğer, birşeyler ters gidiyor demektir.
Ancak doğa yaptıklarımıza karşı o kadar toleranslı ki... Bundan önceki badirelerin hepsi atlatıldı, eminim ki küresel ısınmanın etkileri de zamanla ekosistemimiz tarafından sindirilecektir. Şu an Avrupa elektriğinin %29'u rüzgar enerjisiyle üretilir olmuş. Bu oran Dünya oranı olsa bile CO2 salınımında ciddi bir azalma olur...
Uzun lafın kısası, bana göre insanoğlunun sonunu insanoğlu getirmeyecek. Tabi nükleer bir dünya savaşı falan çıkmazsa ki o da uzak bir ihtimal. Dünyanın bir göktaşı tarafından yok edilme olasılığı daha yüksek...
Yorum Gönder